35,2210$% 0.06
36,8866€% 0.32
44,3094£% 0
2.979,59%0,39
2.631,68%0,35
9.742,27%0,18
İstanbul’da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak bebeklerin ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması yarın sabah saat 09.30’a ertelendi.
Bakırköy Adliyesi, 21. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nda görülen duruşmaya mağdur ve müştekiler, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları katılıyor. 19 özel hastanenin iddianamede yer aldığı davada sanıklar hakkında 17 bin yıl hapis cezası isteniyor. Bugün yapılan duruşma hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök’ün savunmasıyla başladı. Gök’ten sonra tutuklu hemşire Deniz Korkmaz savunmasını yaptı. Ambulans şoförü tutuklu sanık Hüseyin Gündüz’ün savunmasının ardından duruşma yarın sabah saat 09.30’a ertelendi.
Bugün görülen duruşmada sanık Hasan Basri Gök’ün savunmasının alınmasının ardından mahkeme heyeti tarafından duruşmaya 45 dakikalık ara verilmişti. Verilen aranın ardından duruşma, tutuklu sanık Hüseyin Günerhan’ın savunması ile devam etti.
Savunma yapan sanık Günerhan, savcılıkta verdiği ifadeyi kabul etmediğini belirterek, “Üzerime atılı suçlamaları ve böyle bir örgütün olabileceğini reddediyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışan ve birbirini tanımayan insanlarız. Ben hemşireyim. Bir hastanede aklınıza gelebileceğiniz her bölümde çalıştım. 2020 yılında Reyap Hastanesi’nde sonrasında Güney Hastanesi’nde çalıştım son olarak evde sağlık hizmeti alanında çalıştım.
Sarı’yla çalıştığım zaman ihtiyacı olan hastanelerin yoğun bakımlarında görevli olarak çalıştım. Çalıştığım tüm hastanelerin şartları gayet güzeldi ve çocukların ihtiyaçları karşılanıyordu. Alınan ilaçları imha ediyorduk, ilaçları imha edince kullanım oranları artıyordu. Biz de bu atılan ilaçları doktora söylüyorduk ve doktor imzalıyordu. Beni Doğukan gece aradı ve yabancı uyruklu bebek hastanın durumunun kötü olduğunu söyledi. Hastaneye gittim bebek sabah öldü. Kaya bebeğin ailesi hastaneye teşekkür mektubu yazmıştı” diye konuştu.
2022 yılında bağlı olduğu kurumdan ayrıldığını belirten Günerhan, “Herhangi bir örgütün üyesi değilim. İfademden dolayı cinayetle suçlandım. Ben ölen bebekler hakkında savcılığa ifade verdim. Beni bebek cinayetiyle suçladılar bunu savcıya söylediğimde ‘Pardon’ dedi. Hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadım. Olay neyse onu uyguladım. Benim imzamla benim ismimle sahtekarlık yapılmışsa getirilsin, kanıtlansın, imzamla karşılaştırma yapılsın. Hasan Basri Gök, benim çalıştığım Güney Hastanesinin önünden bile geçmedi. Nasıl bu kadar biliyormuş gibi konuşuluyor? Ben hastaneden ayrıldıktan sonra iş arıyordum.
Fırat Sarı bana Güney Hastanesi’nde çalışabileceğimi söyledi. Fırat Sarı bana hastanedeki sistemi anlatırken, bir hastanın sevk süreci üç dört saati bulabileceğini, bir hastanede birçok doktorun olabileceğini ve doktorların her yere bakabileceğini söyledi. Hastanede doktor bulunmuyorsa, bunun sorumlusu hastane değil başhekimdir. Fırat Sarı, çalıştığım hastaneyle anlaşma yaptıktan sonra hastaneye çok nadir uğrardı. Çalıştığım süre boyunca bir örgüte üye olmadım, kimseye hizmet etmedim ve kimseyi öldürmedim” diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı sanığa, eline gelen paraları ne yapıyordun diye sordu. Sanık, “Fırat Sarı’ya veriyordum. O da çalışanlara mesai ücreti olarak dağıtıyordu, para transferi içinde bu da var. Dışarıdan gelen hemşirelere de bu paralar veriliyordu” cevabını verdi. Sanık, “Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi” diye konuştu. Sanıkların yargılanmasına devam ediliyor.
Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın duruşması yarın saat 09.30’a ertelendi.
DURUŞMADA NE SORULDU? ÇETE NE CEVAP VERDİ? İŞTE DETAYLAR!
Mahkeme Başkanı: Epikriz değiştirmeyi anlatır mısın?
Sanık: Bir şablon sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı, biz de bu değerleri girerdik.
Mahkeme Başkanı: Normal değerler mi?
Mahkeme Başkanı: Kim?
Sanık: Mesela Avcılar’da bir kişi…
Mahkeme Başkanı: Sen nerede çalıştın?
Sanık: Reyap Hastanesi’nde çalıştım.
Mahkeme Başkanı: Ne olarak?
Sanık: Fırat Sarı’nın hemşiresiydim. Son 6 aydır epikriz raporlarını yazdım ve aynı zamanda şoförlüğünü yaptım.
Mahkeme Başkanı: Bir işletme konusu var, nedir bu?
Sanık: Fırat Sarı kendi personelini işletmeye gönderiyordu.
Mahkeme Başkanı: Hangi hastaneler?
Sanık: Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon, Duygu, Bağcılar Şafak, GOP Şafak, TRG Hastanesi.
“KİMSE HAYRINA BİR ŞEY YAPMIYORDU”
Mahkeme Başkanı: Bebek sevklerinden para kim kazanıyordu?
Sanık: Gözümle gördüğüm bir şey yok, ama kimse hayrına bir şey yapmıyordu.
“SGK’DAN PARA KAZANMAK İÇİN HASTALARI NORMALDEN UZUN YATIRIYORLARDI”
Mahkeme Başkanı: 146. sayfada denetimle ilgili, hasta yatışları uzun muydu?
Sanık: Genelde uzundu.
Mahkeme Başkanı: Normalden uzun mu yatırıyorlardı?
Sanık: Evet, normalden uzun yatıyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Neden?
Sanık: SGK’dan para almak için.
“İL DIŞI SEVKLERDEN 5 BİN LİRA KAZANIYORDU”
Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleriyle ilgili ne biliyorsun?
Sanık: Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Mert Özdemir yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyorlardı?
Sanık: Fırat Sarı’nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.
Mahkeme Başkanı: Neden?
Sanık: Para kazanmak için.
Mahkeme Başkanı: 112’yi bilgilendirmeden bu nasıl yapılıyordu?
Sanık: Doktorlar üzerinden yapılıyordu.
Mahkeme Başkanı: Para kazanıyorlar mıydı?
Sanık: Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi.
Mahkeme Başkanı: Mehtap ile bir konuşman var, denetime gelmişler.
Sanık: Denetimlerde Fırat Sarı’nın talimatı üzerine hareket ettik. Hasta üzerinden kullanılmış gibi gösterilen gaz ve ilaçlar vardı, onlarla ilgiliydi.
Mahkeme Başkanı: İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor.
Sanık: Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı.
Mahkeme Başkanı: Amaç neydi?
Sanık: Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı.
MAHKEME BAŞKANI: BEBEĞİ ÖLDÜR DEMİŞSİNİZ
Mahkeme Başkanı, Hasan Basri Gök’e Mehtap hemşire ile aralarında geçen “Bebeği öldür” diyaloğunu sordu:
Mahkeme Başkanı: Hemşire Mehtap ile bebek öldürmeyle ilgili bir konuşmanız var.
Sanık: Çirkin bir cümle. Görüşümü belli etmişim.
Mahkeme Başkanı: Siz öyle mi yapıyordunuz?
Sanık: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Mahkeme Başkanı: Normalde yapılması gereken bu mu? Mehtap’a “Bebeği öldür” demişsiniz.
Sanık: (Cevap belirtilmedi.)
“İLAÇ SATIŞINDAN 40 BİN LİRA PARA KAZANDIK”
Hasan Basri Gök’ün sorgusunun devamı;
Mahkeme Başkanı: Denetimlere yönelik Damla ile bir konuşman var. Sebepsiz baskın ve denetim yapılıyor, diyorsun.
Sanık: Denetimlerle ilgili konuşmamızda, ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim, Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Denetimlerde “Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar” demişsin.
Sanık: O ilaçların orada durması yasaktı ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Mahkeme Başkanı: “Bu ex bebek bana neden kaldı” demişsin.
Sanık: İlk tapelerde de bana sordular. Fırat Sarı bana söyledi. Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.
Mahkeme Başkanı: “20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.”
Sanık: Hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: “Günlük epikriz raporu yazılırsa ciro düşer, fiyat düşer” demişsin.
Sanık: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
Mahkeme Başkanı: “Basamakları boşver, önemli değil” diyorsun.
Sanık: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.
Mahkeme Başkanı: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?
Sanık: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.
“112’NİN PARMAĞI VAR MI?” SORUSUNA BAKANLIK AVUKATINDAN İTİRAZ
Mahkeme sırasında, sanık Hasan Basri Gök’e sevklerle ilgili “112’nin bu işte bir parmağı var mıdır?” sorusu soruldu. Sağlık Bakanlığı avukatı soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti, itirazı kabul etti ve soru sorulmadı.
Sanık Gök’ün avukatları, “İtiraflarda bulunarak dosyanın bu aşamaya gelmesinde fayda sağlamıştır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz” diyerek tahliye talebinde bulundu.
MAHKEME BAŞKANI: BANA AKIL VERMEYİN
Deniz Korkmaz’ın ardından sanık Hüseyin Günerhan getirildi.
Mahkeme Başkanı: Neler diyeceksin?
Hüseyin Günerhan: Örgüt yok, kabul etmiyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışıyoruz.
Mahkeme Başkanı: Sen ne olarak çalıştın?
Hüseyin Günerhan: Hemşireyim.
Mahkeme Başkanı: Ne olarak?
Hüseyin Günerhan: İnsanların hayata adım attığı yerden son noktasına kadar çalıştım. Reyap Hastanesi’ndeyken Fırat Sarı ile çalıştım. Günlük paraya ihtiyacımız olunca sigortasız başka hastanelere gidip nöbet tutarız. Reyap Hastanesi’nde yenidoğan ünitesinde çalıştım. Kimseyi korumayacağım ama normalde birçok hastanede bulunmayan doktorların olduğunu gördüm. Bu nedenle bu hastaneye başladım.
Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile konuşmuşsun, her yere baskın yapıldığını konuşmuşsunuz.
Hüseyin Günerhan: Benim cevabımı söyler misiniz?
Mahkeme Başkanı: Ben sana soruyorum.
Hüseyin Günerhan: Orada usulüne uygun olduğunu söyledim.
Mahkeme Başkanı: Bana akıl vermeyin, ben sana soruyorum.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6’şar aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 2. GÜN “BEBEKLERİ 112’DEN ÖNCE ALIYORDU”